İnsan vücudunda bulunan faydalı, zararlı ve zararsız mikroorganizmaların tümüne ‘’mikrobiyom’’ denir. Bu mikroorganizmalar vücudumuzda hastalık etkeni oluşturarak zararlı etkisini gösterirken, son yıllarda yapılan çalışmalarda ise çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılarak zararsız etkisini de ortaya koymaktadır.


Peki sayısını bilemeyeceğimiz kadar fazla olan bu mikroorganizmalar vücudumuzda nerelerde bulunur?


  • Ağız
  • Boğaz
  • Deri
  • Bağırsak
  • Burun
  • Ürogenital Bölgeler


Mikrobiyom / Mikrobiyota Nedir ?

 

Vücudumuzu paylaştığımız yararlı, zararsız ve zararlı mikroorganizmaların tümü mikrobiyom olarak adlandırılmaktadır. Mikroorganizmalar, sağlıklı bir insanın vücut kitlesinin sadece %1-2’sini oluşturur; ancak insan vücudundaki mikrobiyal hücre sayısının insan hücresinin 10 katı, mikrobiyal genlerin ise toplam insan geninin 100 katı olduğu tahmin edilmektedir. Mikroorganizmaların sağlıklı bir vücudun yaşamına devam etmesinde önemli rolleri olduğu, bazen de enfeksiyon etkeni olarak karşımıza çıktıkları bilinmektedir.

 

  • Mikrobiyota; insanlarla birlikte yaşayan özel türlerin tamamını,


  • Mikrobiyom ise insanlarla kommensal olarak yaşayan mikroorganizmaların taşıdıkları genleri ifade etmektedir.




Mikrobiyota yetişkin bireyde karakteristik bir bileşime ulaşmaktadır. Ancak yaşa ve çevresel etkenlere, beslenme şekline, antibiyotik kullanımı gibi ilaç kullanımı vb. etkenlere bağlı olarak bireyden bireye farklılıklar ortaya çıkabilmektedir.

 

İnsan vücudunda bulunan flora sabit değildir ve sürekli değişim içerisindedir. 2 çeşit flora bulunmaktadır:


Kalıcı Flora:


Vücuttaki belirli bölgelerde değişiklik göstermeyen, kısa bir zaman ortadan yok olsa bile tekrardan oluşabilen, devamlı bir durum gösteren mikroorganizma topluluğudur. Bağırsak floramızın %90’dan fazlasını Firmicutes ve Bacteroidetes olarak adlandırdığımız iki önemli kalıcı flora oluşturmaktadır. Eubacterium, Ruminococcus, Peptococcus ve Clostridium ise bağırsak floramızı oluşturan diğer kalıcı floralar olarak bilinmektedir.


Geçici Flora:


Çoğunlukla hastalık yapma etkeni barındırmayan, vücutta birkaç saatten birkaç haftaya kadar kalabilen bir topluluktur. Enterokok, Enterobacteriaceae ve Candida bakterileri bu floraya örnek olarak gösterilebilir.



Antibiyotiklerin Bağırsak Floramıza Etkisi



Peki çoğu kişinin sıklıkla kullandığı antibiyotiklerin bağırsak bakterilerine ne gibi bir etkisi olabilir? Yapılan pek çok araştırmaya göre antibiyotiklerin 2 etkisi bulunmaktadır:


  • Vücudumuzdaki hastalık oluşturan bakterileri yok ederken, aynı zamanda yararlı bakterileri de yok edebilir.


  • Vücudumuzdaki dağılımları sebebiyle bağırsaklarımızda bulunan florayı etkileyebilir. Bu durum da bağırsak ile ilgili olan hastalıkların artmasına sebep olabilir.


London’da kolorektal cerrahi uzmanı olan James Kinross, vücudumuzdaki bakteriyel enfeksiyonları tedavi etmek için toplumda antibiyotik kullanımının yaygın bir seçenek olduğunu fakat bu sırada vücudumuzdaki diğer yararlı bakterileri de yok ettiğini savunmakta. 


ABD’nin Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde laboratuvar ve genomik tıp profesörü olan Gautam Dantas, sahip olduğu araştırma ekibi ile insanlar üzerinde bir çalışma yürütmüştür. Bu çalışmada çocuk hastanelerinde tedavi gören çocuklardan toplamış olduğu dışkı örnekleri ile antibiyotik kullanan çocukların dışkı örneklerini karşılaştırmıştır. Çalışma sonunda; yetişkin bireylerin bağırsak florasında antibiyotik kullanımı sebebiyle görülen olumsuz etkilerin bebeklerde daha şiddetli bir şekilde ortaya çıktığını ve mikrobiyom çeşitliliğinin azaldığını tespit etmiştir.


Fareler üzerinde yapılan bir deneyde ise karbonhidrat metabolizmasında görev alan genlerin üremesindeki değişimleri, kısa zincirli yağ asitlerinin seviyelerindeki artışı, lipit ve kolesterolün karaciğer metabolizmasında meydana getirdiği düzenlemeleri incelenmiştir. Bu araştırmada fareler antibiyotik ile tedavi edilmiştir. Deney sonunda ise kullanılan antibiyotik tedavisinden dolayı farelerin bağırsak floraları zarar görmüş ve yağ dokuları artmıştır.



Bağırsak Floramız İçin Önemli 3 Madde


İnsan vücudunun sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için sağlıklı bir gastrointestinal sisteme ihtiyacı vardır. Bu sebeple bağırsaklarımızın florasını güçlendirebilmek için prebiyotik, probiyotik ve sinbiyotik gibi maddelere ihtiyaç duyarız. Peki bu maddeler nedir ve vücudumuzda nasıl bir etkiye sahiptir?


PREBİYOTİKLER:


Prebiyotikler; probiyotik maddelerin çoğalmasını sağlayan, bakteri içermeyen ve sindirilemeyen maddelerdir. Başta anne sütü olmak üzere, özellikle posa içeriği yüksek olan besinlerde (arpa, çavdar, keten tohumu, yulaf, sarımsak, soğan, kereviz, muz, çilek, kuşkonmaz) bulunur. Yapay olarak üretilen prebiyotikler arasında ise laktuloz, galaktoolisakkaritler, fruktoolisakkaritler ve monoolisakkaritler yer alır. 


Deney hayvanları üzerinde yapılan bir çalışmada kullanılan inülin, oligofruktoz, gluko-olisakkaratit ve galaktoolisakkaritlerin özellikle vücuttaki magnezyum ve kalsiyum emilimini arttırdığı bulunmuştur. Prebiyotiklerin insanlar üzerinde ise kalsiyum emilimini arttırdığına dair pek çok çalışma vardır. Fakat çinko, magnezyum ve demir üzerindeki etkileri hala net bir sonuca bağlanamamıştır. İnsanlar üzerinde yapılan çalışmalarda çelişki yaşanmasının sebebi; farklı türden, farklı miktarda ve farklı zamanlarda alınan prebiyotik ve tüketilen farklı düzeydeki kalsiyum miktarıdır. Ancak 2005 yılında yapılan bir bilimsel çalışmaya göre gün içerisinde tüketilen 1 küçük boy muz, 1 küçük boy soğan, 1 porsiyon sebze yemeği günlük prebiyotik ihtiyacınızı karşılamaktadır. Çocuklarda ise alınması önerilen minimum miktar 5 gramdır.

PROBİYOTİKLER:


Probiyotikler, sağlık için yararlı ve canlı bakteri içeren mikroorganizmalardır. En önemli görevi, vücudumuzun bağışıklık sisteminin dengelenmesini sağlar. Ayrıca vücudumuz için zararlı olan diğer mikroorganizmalar ile savaşarak onların bağırsak floralarımızdan dolaşıma girmesini engeller. Bağışıklık sistemimizdeki hastalıkların tedavisinde de bu yüzden probiyotik takviyeler kullanılır.


Probiyotiklerin bağışıklık sistemine etkileri şu şekilde sıralanabilir:


-Doğrudan bağışıklık yanıtını düzenleme

-Bağırsak yüzeyindeki bariyer fonksiyonunu güçlendirmek.

-Hastalık yapıcı mikrobiyal ajanların büyümesini baskılamak.

-Bağışıklık dengesinin devamını sağlamak.

 

Ayrıca bu mikroorganizmalar alerjik hastalıklara karşı hem koruyucu, hem de tedavi edici özellikler taşır. Örneğin "atopik dermatit" adı verilen, temasa bağlı alerjilerin, probiyotiklerin kullanımıyla başarıyla tedavi edildiği pek çok çalışmada gösterilmiştir. Probiyotiklerin grip, nezle, sinüzit, orta kulak iltihabı gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde başarılı olduğu ve bu hastalıklara karşı koruyucu etkisi olduğu gösterilmiştir.


Probiyotik bakteriler, özellikle insan sağlığının sürdürülmesinde ve beslenmesinde kilit bir role sahiptir. Peki bu probiyotik bakteriler hangi hastalıklarda nasıl etkilidir? Gelin hep birlikte bir göz atalım.


  • Laktoz Sindirimine Katkısı: Laktoz sindirim bozukluğu toplumumuzda yaklaşık olarak %75 oranında görülen bir durumdur. 1984 yılında yapılan bir araştırmaya göre laktoz intoleransına sahip olan bireylerde laktoz enziminin süte göre yoğurtta daha kolay bir şekilde emilebildiği görülmüştür.


  • İshal: Özellikle gelişmekte olan ülkelerde beş yaş altı çocuklarda sıklıkla görülmektedir. 2005 yılında yapılan bir çalışmaya göre ishalin tedavisinde probiyotik bakterilerin kullanılmasının uygun olacağı saptanmıştır. 2002 yılında yapılan 466 kişinin katıldığı başka bir çalışmada ise sadece antibiyotik kullanan bireylerin %18,9’unda ishal görülürken, antibiyotik kullanımının yanında probiyotik takviyesi alan bireylerde ise bu oran %5,7 olarak bulunmuştur.


  • Alerji: Yoğurt ve laktik asit bakterileri vücutta alerjik reaksiyonlara sebep olan maddelerdir. Probiyotikler bu tip alerjik reaksiyonlarda; bağırsak geçirgenliğini düzenler ve proinflamatuvar sitokin salınımını azaltır. 2003 yılında gebeler ve yenidoğan bebekler üzerinde yapılan bir çalışmada bireylere Lactobacillus rhamnosus GG verilmesiyle var olan egzamada %50 oranında bir azalma görülmüştür.


  • Kolon Kanseri: Kolon kanseri özellikle ABD’de hem kadınlarda hem de erkeklerde sıklıkla görülen bir hastalıktır. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalara göre probiyotik bakterilerin kullanılmasının oluşan kanser riskini azaltabileceği tespit edilmiştir.


  • İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları: Tedavi, konak immün yanıtının modifiye edilmesiyle yürütülür. Probiyotiklerin inflamatuar bağırsak hastalıklarının tedavisinde etkili olduğu gözlemlenmiştir.


  • İrritabl Bağırsak Hastalığı: Üzerindeki etkisi kontrollü bazı çalışmaların sonuçları irritabl bağırsak sendromunda, inflamatuar bağırsak hastalıklarında probiyotiklerin kullanılabileceği görüşünü desteklemektedir.



Berkay Türkkan Fitness mobil uygulamasıyla antrenman ve beslenme adına ihtiyaç duyacağınız her şey cebinizde!

 

iPhone için App Store'dan ücretsiz indir!

 

Google Play'den ücretsiz indir!


Peki vücudumuz için bu kadar önemli olan probiyotiği ne kadar kullanmalıyız?


Probiyotiklerin raf ömrü yaklaşık olarak 3 ila 6 hafta arasında değişmektedir. İnsanlar için günlük önerilen doz bir milyar ile on milyar ‘’colony forming unit’’ (cfu) ‘dur. Yani genel olarak 1 - 2 hafta boyunca her gün alınması önerilmektedir. 


Bu probiyotik bakteriler hangi besinlerde bulunur?


  • Yoğurt
  • Lahana Turşusu
  • Kefir
  • Ekşi Mayalı Ekmek
  • Tarhana
  • Sirke
  • Şalgam
  • Keçi Sütü



SİNBİYOTİKLER:


Sinbiyotikler, probiyotik ve prebiyotik mikroorganizmaların kombinasyonundan meydana gelmiş olan bakterilerdir. Sinbiyotikler vücutta mineral emilimini arttırır ve anti-osteoporotik aktiviteye de sahiplerdir. Anti-osteoporotik etkisinin incelendiği adölesanlar üzerinde yapılan bir çalışmada prebiyotikler ile birlikte vücutta kalsiyum emilimini arttırdığı saptanmıştır.


Aynı zamanda sinbiyotikler anti - kansinojenik etkiye de sahiplerdir. Bu sebeple kanser hastalarında immün sistemin düzenlenmesinde ve kanserli hücrelerin büyümesinin engellenmesinde görev almaktadır.


Peki bu sinbiyotik bakteriler hangi besinlerde bulunur?


  • Yoğurt,kefir
  • Yulaf
  • Fasulye
  • Chia Tohumu
  • Beyaz Peynir
  • Soğan


Özetle; probiyotikler, prebiyotikler ve sinbiyotikler vücudumuzun fonksiyonlarını etkileyen besinler olarak bilinmektedir. Bu bakterilerin belirlenen dozda düzenli olarak alınması birçok hastalığın oluşumunun engellenmesini ve ilerlemesini önlemektedir. Özellikle beslenme açısından büyük öneme sahip olan bu bakterilerin kullanılması sağlıklı bir yaşama da sebep olabilmektedir.


Hap Bilgiler:

 

Kısaca probiyotiklerin etkilerini şu şekilde sıralayabiliriz;


· Bağışıklık sistemini güçlendirmek, depresyonu hafifletmek

· Yiyeceklerin hazmını kolaylaştırmak

· Besin alerjilerini ve egzamayı önlemeye yardımcı olmak

· Kanseri önlenmesine yardımcı olmak

· Kronik inflamatuar hastalıkların oluşumunu önlemek

· Zararlı maddelerin (toksinler) kan dolaşımına geçmesini engellemek.



Diyet yaparak sağlıklı bağırsak florasını nasıl sağlarız ?


· Un ve şekerden fakir, sebze, meyve, et ve yumurta gibi doğal gıdalardan zengin bir diyet bağırsak florasının koruyuculuğunu artırır.


. Probiyotikten en zengin gıdalar yoğurt ve kefirdir. Beslenmenizde mutlaka yer vermelisiniz.


· Fermantasyon ürünleri (turşu, yoğurt, peynir, boza, sirke,,) bağırsak florasında bulunan probiyotikleri artırırlar. Günlük tuz tüketimine dikkat edilerek beslenmeye eklenebilir.



Diyetisyen Nida Tunca



KAYNAKÇALAR



1- Sena Çetinbaş,Fulya Kemeriz,Gizem Göker,İlknur Biçer,Y. Sedat Velioğlu,İnsan Mikrobiyomu: Beslenme ve Sağlık Üzerindeki Etkileri,Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, Gölbaşı, Ankara,2017.


2- Eylem Karatay,Mikrobiyota,Probiyotik ve Prebiyotikler,Gaziosmanpaşa Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Gastroenteroloji Kliniği, İstanbul, Türkiye,Anadolu Güncel Tıp Dergisi,2019.


3- Özlem Alkan Yılmaz,Yaşlılarda Sağlıklı Beslenme-Probiyotikler,Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı, İzmir,2015.


4-Prof.Dr.Özlem Yılmaz,Mikrobiyota İçimizdeki Evren,İzmir,2020.


5- Divakar Dahiya,Poonam Singh Nigam, Probiotics, Prebiotics, Synbiotics, and Fermented Foods as Potential Biotics in Nutrition Improving Health via Microbiome-Gut-Brain Axis,

Biomedical Sciences Research Institute, Ulster University, Coleraine BT52 1SA, UK,2022.


6- Binnur Okan Bakır, Prebiyotik, Probiyotik ve Sinbiyotiklere Genel Bakış, Yeditepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü, İstanbul, Türkiye,2012.


7- Tuba TEKİN, Betül ÇİÇEK, Nurefşan KONYALIGİL, İNTESTİNAL MİKROBİYOTA VE OBEZİTE İLİŞKİSİ, 2018, Erciyes Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü, Kayseri, Sağlık Bilimleri Dergisi.


8- Jessica Bradley, 2023, Antibiyotikler Bağırsaktaki Faydalı Bakterileri Yok Ediyor Mu?.