İnsülin Direnci
Obezite ve şişmanlık oranının giderek arttığı dünyamızda “insülin direnci” herkesin aşina olduğu bir sağlık problemi haline geldi. Kilo problemi olan birçok kişi az yese dahi kilo veremediğinden şikayetçi; bu durumun sebebi insülin direnci olabilir mi?
Özellikle fast food ve paketli işlenmiş yiyecek tüketiminin hem insülin direnci hem de kilo artışında büyük bir payı var. Peki insülin direnci ile kilo artışının arasında nasıl bir bağ var? Bu sorulara cevap verebilmek için insülin direnci nedir; sebepleri ve belirtileri nelerdir birlikte inceleyelim.
İnsülin Nedir?
İnsülin, vücudumuzun temel enerji kaynağı olan glikozun kullanılmasına yardımcı bir hormondur. Karbonhidratlar vücutta kullanılmak üzere glikoza dönüşür. Glikoz, insülin hormonu sayesinde hücrelere taşınır. İnsülin direnci geliştiğinde ise bu mekanizmada bazı aksaklıklar meydana gelir.
Berkay Türkkan Fitness mobil uygulamasıyla antrenman ve beslenme adına ihtiyaç duyacağınız her şey cebinizde!
iPhone için App Store'dan ücretsiz indir!
Google Play'den ücretsiz indir!
İnsülin Direnci Nedir?
İnsülin direnci basit bir tanımla; insülin duyarlılığının azalmasıdır. Hücre zarlarında insülin hormonunu algılayan reseptörler bulunmaktadır. Bu reseptörler, salgılanan insüline tepki vererek onu hücre içerisine alırlar.
Kana karışan glikoz, insülin vasıtasıyla hücrelere taşınması gerekirken reseptörler görevini yerine getiremediğinden dolayı kan şekerinin yükselmesine sebep olur.
Bu durumda pankreas, kan şekeri seviyesini düşürmek için daha fazla insülin salgılar.
Zamanla hücreler, insüline daha dirençli bir hale gelebilir ve bu durum; hem insülin hem de kan şekeri seviyelerinde artışa neden olabilir.
Beraberinde pankreas hasar görebilir ve bu da; insülin üretiminin azalmasına neden olabilir.
Kan şekerinizi normal seviyelerde tutmak için yeterli insülin salgılanmadığında yüksek seyreden kan şekeri değerleri; devamlılığında ise vücutta pre-diyabet (gizli şeker) veya diyabet (şeker hastalığı) oluşabilir.
İnsülin Direnci Risk Grupları
Risk gruplarından birine veya birkaçına dahilseniz, bu maddeleri dikkate almalısınız:
- Aşırı kilolu olmak (vücut kitle indeksinin 25’ten fazla olması)
- Fiziksel olarak pasif (sedanter) bir yaşam (günde en az on bin adım atılmalıdır)
- Ailede diyabet hastası ve diyabete yatkınlık olması
- Polikistik over sendromu (PCOS)
- Gebelik diyabeti geçirilmesi
- 45 yaş ve üstü olmak
- Vitamin D eksikliği
- Kan şekerinin normal değerler üzerinde seyretmesi
- Hipertansiyon
- İyi kolesterol (HDL) seviyesinin düşük olması
- Trigliserit seviyesinin yüksek olması
Bu gibi durumlar mevcutsa insülin direnci gelişmesi için risk altında olabilirsiniz.
İnsülin Direnci Belirtileri
İnsülin direnci olan bireylerde genellikle bir semptom gözlenmez. Bu sebeple bir sağlık uzmanı risk faktörlerinizi değerlendirip buna uygun bir yol izleyebilir. Risk grubuna dahilseniz gerekli tetkikler yapılmalı ve değerleriniz kontrol edilmelidir.
Buna ek olarak diyabet belirtileri taşıyor olmak çoğu zaman insülin direncinin habercisi olabilir. Özellikle;
- Kan şekerindeki dalgalanmalar
- Açlık ve tokluk durumlarındaki dengesizlik
- Kilo artışı
- Kilo verememe sorunu
- Sürekli gelişen tatlı yeme isteği
gibi belirtilerde insülin direnci taşıma olasılığınız yüksektir.
Bu bağlamda altı ayda bir kan değerlerini kontrol etmek, birçok hastalıkta olduğu gibi insülin direncinde de önemli bir rol oynamaktadır.
İnsülin direnci, pre-diyabet ve diyabet birbiri ile ilişkili hastalıklardır ve hepsinin oluşmasında kan şekeri en büyük etkenlerin başında gelir.
Anlık kan şekeri ve HbA1c (geçmişe dönük 3 aylık kan şekeri) değerinin bir uzman tarafından kontrol edilmesi oldukça önemlidir.
İnsülin Direncini Nasıl Önlerim?
İnsülin direncini önlemenin ve yenmenin yolu, sağlıklı beslenerek aktif bir yaşam sürdürmekten geçer. Aktif yaşamın anahtarı ise egzersiz yapmaktır.
Sağlıklı ve dengeli bir beslenme modeli her zaman için birinci önceliğimizdir. Akdeniz tipi diyet en sağlıklı tercihlerin başında gelir.
Bilinenin aksine insülin direnci ve diyabet hastalıklarında, karbonhidratlar diyetten çıkarılmamalıdır. Yerine karbonhidrat sayımı yapılmalı ve de gün içerisinde tüketilen karbonhidrat miktarı dengeli bir şekilde öğünlere dağıtılmalıdır. Düşük karbonhidratlı diyetler uygulamak yararlı olabileceği gibi; esas nokta glisemik indeksi düşük karbonhidrat kaynaklarını tercih etmektir.
Öğünler belirli saatlerde ve uygun saat aralıklarında tüketilmelidir. Uzun sürekli açlık veya sürekli yemek yeme durumu, kan şekeri ve insülin dengesini bozduğundan dolayı kesinlikle uzak durulması gereken olumsuz alışkanlıklardır.
Bu prensiplere bağlı kalarak; belirli bir düzende ve dengeli bir dağılımla besleniyor olmak, kan şekeri seviyesini ve beraberinde insülin hormonunu dengede tutacak; böylelikle insülin direncini önlemede ve yenmede en etkili çözüm olacaktır.
Diyetisyen Melis Kuşka
Kaynakça
- https://professional.diabetes.org/sites/professional.diabetes.org/files/media/All_about_Insulin_Resistance.pdf
- http://acikerisim.karatay.edu.tr/bitstream/handle/20.500.12498/1760/9%20Kamile%20YU%CC%88CEL.pdf?sequence=1&isAllowed=y
- https://clinical.diabetesjournals.org/content/36/3/263
- https://www.niddk.nih.gov/health-information/diabetes/overview/what-is-diabetes/prediabetes-insulin-resistance#symptoms
- https://www.who.int/en/news-room/fact-sheets/detail/diabetes