Tarçın, tarihte kullanılan en eski baharatlardan biri olarak bilinmektedir. Bilimsel olarak bilinen ismi ise ‘’ Cinnamomum’’ dur. Fitokimyasal açısından bakarsak tarçın, inanılmaz ve eşsiz bir bitkidir. Tarçın’ın sahip olduğu pek çok türleri sadece yemek pişirmek için değil, bunun dışında geleneksel ve modern tıpta da kullanılmakta olan dünya çapında önemli bir baharattır. Tarçın özellikle kendine has kokusu sebebiyle aroma endüstrilerinde kullanılmakta olup; bu koku birçok parfümlere, gıda maddelerine ve tıbbi malzemelere dahildir. Tarçın’ın en önemli bileşenleri; uçucu yağlarda bulunan ve tarçında gözle gözlemlenemeyen çeşitli biyolojik aktivitelere sebep olan sinnamaldehit ve trans - sinnamaldehittir.



Tarçın özellikle Türk mutfağında sıklıkla kullanılan bir baharat çeşididir. Tarçın’ın hem toz hem de çubuk şeklinde türü olanının insan sağlığı açısından pek çok faydası vardır. Gelin bunlara hep birlikte göz atalım;


  • Beyin ve sinir sistemi hastalıklarının oluşmasını önler.
  • Oluşan stresi azaltır.
  • Vücudu enfeksiyon hastalıklarına karşı korur. 
  • Kanser oluşumunu engeller.
  • Kilo verme sürecinde yardımcı olur.
  • Hipertansiyon hastalarında oluşan yüksek kan basıncını dengeler.
  • Kronik öksürük tedavisinde kullanılır.
  • Kardiyovasküler hastalıkların oluşmasını önler.
  • Alzheimer ve parkinson hastalığına sahip olanlarda hastalığın ilerleme hızını azaltmaya yardımcı olur.



Peki, sağlığımız için bu kadar faydalı özellikleri olan bu baharatın vücudumuz için zararlı yan etkileri yok mu? Tabii ki de var. Bu yan etkiler tarçının çok fazla tüketilmesi sebebiyle ortaya çıkar. Fakat dozunda tüketilen tarçının hiçbir zararı yoktur. Fazla miktarda tüketilen tarçının zararları şu şekildedir:


  • Aşırı miktarda tüketimi kabızlığa yol açabilir.
  • Ağız ve ağız çevresinde yara oluşmasını sağlar.
  • Bireylerde böbrek hastalıklarına sebep olabilir.
  • Kadınlarda rahimde kasılmalara yol açabilir.
  • Ciltte alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.
  • Çok fazla tüketilmesi kanser hücrelerini olumsuz olarak tetikleyebilir.



Vücudumuz için önerilen dozda kullanılan tarçın; aynı zamanda antioksidan aktivite, antimikrobiyal aktivite ve anti - inflamatuar aktivite olmak üzere üç tane harika özelliğe sahip. Gelin bunları biraz daha detaylı inceleyelim.


Antioksidan Aktivite:


Gıdaların yapısında bulunan antioksidan maddeler, insan vücudunun sağlığı için oldukça önemli hayati değere sahiptir. Birçok baharat ve tıbbi özelliğe sahip bitkiler çeşitli hastalıklara karşı yararlı antioksidan kaynakları olarak dikkate alınmıştır. Mancini Filho ve arkadaşları yapmış olduğu bir çalışmada eter, sulu ve metanol özütleri gibi tarçın türlerinin antioksidan özelliğe sahip olduklarını bildirmişlerdir. Ayrıca sıçanlar üzerinde yapılan başka bir çalışmada ise, C.verum’un (çubuk toz tarçın) kabuk tozunun 90 gün boyunca hayvanlar üzerinde uygulanmasının; kardiyak ve hepatik antioksidan enzimler ve glutatyon (GSH) ile gösterildiği gibi antioksidan aktiviteler ürettiğini tespit etmişlerdir.


Lin ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada ise, C. cassia’nın kuru kabuğunun etanolik ve sıcak su özütleri olmak üzere iki farklı formdaki özütlerin antioksidan özelliğini tespit etmiştir. C.cassia’nın özütü, doğal antioksidan ile karşılaştırıldığında önemli derecede inhibisyon göstermiştir. Genel sonuca bakacak olursak eğer, tarçın diğer baharatlara göre daha yüksek oranda antioksidan aktivite göstermektedir.



Berkay Türkkan Fitness mobil uygulamasıyla antrenman ve beslenme adına ihtiyaç duyacağınız her şey cebinizde!

 

iPhone için App Store'dan ücretsiz indir!

 

Google Play'den ücretsiz indir!


Antimikrobiyal Aktivite:


Bu zamana kadar yapılan birçok çalışma, tarçının antimikrobiyal aktiviteye sahip olduğu tespit etmiştir. Matan ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada, tarçın yağlarının farklı bakteri ( Pediococcus halophilus ve Staphylococcus aureus), mantar (Aspergillus flavus ve Mucor plumbeus) ve maya türleri (Candida lipolytica ve Pichia membranaefaciens) üzerinde sahip olduğu etkileri bildirmiştir. Bu da tarçının antimikrobiyal bir ajan olduğunun kanıtıdır.


Goni ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada ise, tarçın ve karanfil yağlarının bir kombinasyonu Gram pozitif organizmalara ve Gram negatif bakterilere karşı antimikrobiyal bir etki göstermiştir.


Anti - İnflamatuar Aktivite:


Tıbbi bitkiler üzerinde yapılan birçok araştırma tarçının anti - inflamatuar bir özelliğe sahip olduğunu bildirmiştir. Yakın bir zamanda yapılan bir araştırmada, C. cassisa bitkisinin kabuğundan arındırılan 2 - hidroksisinnamaldehit’in aktive edilmiş B hücrelerinin nükleer faktör etkilerini inhibe ederek nitrik oksit üzerinde inhibitör bir etki yarattığını göstermiştir.



Peki vücudumuz için bu kadar yararlı etkileri olan tarçın sizce hangi hastalıklara iyi gelmektedir? Gelin hep beraber bunları inceleyim.


Diyabet:


Son zamanlarda yapılan çalışmalar tarçının özellikle Tip 2 Diyabet hastalığının tedavisinde veya önlenmesinde etkili olduğunu tespit etmiştir. Tip 2 Diyabet, metabolik bir hastalıktır ve insülin direnci metabolizmasının bozulması sonucu ortaya çıkmaktadır. Özellikle Amerika’da diyabet hastalığı ölüm nedenleri arasında 6.sırada yer almaktadır ve bu oranların çoğunu Tip 2 Diyabet hastaları oluşturmaktadır. Literatür çalışmalarındaki son gelişmeler, tarçının anti - diyabetik etkisini uzun zamandır incelemektedirler. Yapılan pekçok çalışma, Cinnamomun zeylanicum ve Cinnamomum cassia tarçın türlerinin insülin benzeri bir madde olarak hareket ettiğini tespit etmiştir. 


Taher ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada, suda çözünme yeteneği olan tarçın polifenollerinin adipogenezi geliştirdiğini ifade etmişlerdir. Yapılan bir diğer çalışmada ise, tarçının farelerde epididimal adipozit dokuda insüline bağlı olarak glukoz kullanımını aktive ettiğini, böylelikle de glukoz ve insülin metabolizmasını geliştirdiğini tespit etmişlerdir.


2004 yılında diyabet - tarçın ilişkisi üzerine yapılan çalışmalar, tarçının kan şekerini düşürebileceği fikrine yönelik yapılmıştır. 40 yaş üzerindeki 60 gönüllü hasta ile yapılan bir çalışmada; gönüllülere ilk 40 gün boyunca yemeklerden sonra 1 , 3 ve 6 gram tarçın tozu verilmiş, sonraki 20 gün ise plasebo tedavisi uygulanmıştır. Çalışma sonunda, tarçın tozu ile tedavi edilen bireylerin serum glukoz düzeyleri %18- 29 oranında azalmıştır.


Metabolik sendrom tanısı almış bireyler üzerinde yapılan bir çalışmada ise, günde 500 mg alınan tarçın kapsülü, bireylerin açlık plazma glukoz seviyelerinde olumlu gelişmelere sebep olmuştur.


Tüm bu çalışmalardan farklı olarak; 2006 yılında 25 postmenopozal kadın üzerinde yapılan başka bir çalışmada ise, günde 1500 mg tarçın tüketiminin plaseboya karşı kan şekerini düşürmediği tespit edilmiştir.


Kanser:


HPLC’den (Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi) elde edilen sulu özüt ve tarçın fraksiyonu, vasküler endotelyal büyüme faktörü olan alt tipi 2 (VEGFR2) kinaz aktivitesini inhibe ederek kanserle ilgili olan anjiyogenezi inhibe eder. Yapılan birçok çalışmanın sonucu tarçının potansiyel olarak kanser önlemede kullanılabileceğini ortaya koymuştur. 


Jeong ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada, sinnamaldehitten türetilen 2 - hidroksisinnamaldehitten sentezlenen bir kimyasal madde olan CB403’ün tümör büyümesini inhibe edebileceği tespit edilmiştir.


Fang ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmada, C. osmophloeum’dan sentezlenen trans - sinnamaldehitin antikanser etkiye sahip olduğu, bu etkisini de trans - sinnamaldehitin tümör hücresi büyümesinin kısıtlanmasında ve tümör hücresi apoptozunu artırmada potansiyel etkiler gösterdiği tespit edilmiştir.


Kalp - Damar Hastalıkları:


Son zamanlarda yapılan bir çalışmada, C. cassia’dan izole edilerek elde edilen sinamik aldehit ve sinamik asit adlı iki bileşiğin miyokardiyal iskemiye karşı potansiyel etkileri ortaya çıkmıştır. Bu durum da tarçının kardiyovasküler hastalıkları tedavi etmek için kullanılma potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir.


Sinnamofilin, tromboksan sentaz inhibitörü ve TXA2 reseptör antagonisti olarak etki etmektedir. Bu sebeple TXA2 bozukluklarını içeren kanser türlerinin tedavisine dahil edilerek faydalı bir hale getirilebilir. Sinnamofilin; özellikle tromboksan reseptör aracılı vasküler düz kas hücresi proliferasyonunun inhibe eder, vasküler hastalıklar ve aterosklerozun önlenmesinde kullanım potansiyeline sahiptir.


Son yıllarda sıçanlar üzerinde yapılan bir çalışmada ise, sinnamaldehitin sıçanlarda vasküler düz kasını endotelden bağımsız olarak genişlettiğini tespit etmiştir. Sinnamaldehitin bu vazodilatör yeteneği, hem Ca girişini hem de Ca salınımı engellemesinden kaynaklanıyor olabilir. Sinnamaldehit, insülin eksikliğindeki insülinotropik etkisine ek olarak, vasküler etkiyi kısaltarak Tip 1 ve 2 diyabetli hastalarda hipertansiyonun ilerlemesini önlemektedir.


Kolesterol ve Lipit Düşürücü Etkileri:


Yapılan bir çalışmada farelere uygulanan tarçın, lipit profilini olumlu yönde etkileyerek yüksek seviyeye sahip olan lipoprotein (HDL) ve kolesterol seviyelerinin azalmasına ve plazma trigliserit seviyelerinin düşmesine sebep olmuştur.


Khan ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada ise; günde 1 , 3 ve 6 gram dozlarında alınan tarçın, insanlardaki serum glikoz, trigliserit, toplam kolesterol ve LDL kolesterol seviyelerinde azalmaya neden olmuştur.


Tarçının Tıp Tarihi Boyunca Kullanımı:


Dioscorides’e göre bütün tarçın türlerinin ısıtıcı ve teskin edici bir özelliği vardır. 

  • Tarçın, mürr ile karıştırıldığı zaman kadınlarda adet geciktirici etkiye sahiptir. 
  • Önemli yağlar ile karıştırıldığı zaman böbrek ve idrar yolu enfeksiyonlarına iyi gelir.
  • Hayvan kaynaklı zehirlenmelere iyi gelir.


Bunun dışında;


Vücuttaki kızarık ve çillere iyi gelir.

Sirke ile birlikte kullanıldığında dudaklarda oluşan uçuklara iyi gelir.

Baş ağrısını olumlu yönde etkiler.

Kulak ağrısını giderir.

Katarakt ve göz hastalıklarına iyi gelir.

Karaciğerdeki tıkanıkların tedavisinde kullanılır.

Rahim ve böbrek ağrılarına iyi gelir.

İdrar ve regl söktürücü olarak kullanılır.

Öksürüğe karşı olumlu etki gösterir.



Evet tarçın vücudumuz için oldukça yararlı bir baharat türüdür. Fakat gün içerisinde kullanmamız gereken dozu geçtiğimiz takdirde vücudumuz için zararlı bir hale gelebilir. Peki tarçını ne kadar tüketmeliyiz? Nasıl tüketebiliriz? Gelin hep beraber bu soruların cevabını bulalım.


Tarçın nasıl tüketilmelidir?


 Bu durum tamamen sizin zevkinize bağlı olarak değişmektedir. Fakat genellikle şu şekilde kullanılır;


  • Yoğurda karıştırılabilir.
  • Salep üzerine serpilebilir.
  • Kurabiye veya keklerde kullanılabilir.
  • Tatlıların üzerinde veya içinde kullanılabilir.
  • Hazırlanan detoks sularına eklenebilir.


Tarçın günde ne kadar tüketilmelidir?


Yapılan birçok çalışma tarçının olası yan etkilerinden kurtulmak için çoğunlukla karbonhidrat içeriği yüksek bir yemekle birlikte günde 500 mg - 6 gram (1 çay kaşığı) arasında tüketilmesini tavsiye etmektedir.


Tarçını kimler kullanmamalı?


  • Herhangi bir kalp ilacı, diyabet ilacı yada düzenli olarak ilaç kullanananlar


  • Önceden böbrek problemi yaşayan veya hassas bir metabolizmaya sahip olan bireyler


  • Sıklıkla düşük kan şekerine sahip olan bireyler


  • Cildi oldukça hassas olan bireyler


  • Tarçına karşı bir alerjisi olan bireyler


Tarçın nasıl saklanır?


Tarçın, kesinlikle güneş görmeyen bir yerde hava geçirmez bir kapta saklanmalıdır. Çubuk tarçın ortalama bir yıl dayanırken, öğütülmüş tarçın ise birkaç ay sonra lezzetini kaybetmeye başlar. Tarçın ne kadar taze tüketilirse lezzeti o kadar daha iyi olur. 


Toz tarçın ne işe yarar?


Toz tarçın, oldukça zengin vitamin ve mineral içeriğine sahip olan bir tarçın türüdür. Bunun yanı sıra güçlü bir antioksidan kaynağıdır. Peki toz tarçın vücudumuz için ne gibi bir öneme sahiptir?


  • Virüslere karşı vücudu koruyucu bir etkiye sahiptir.
  • Özellikle sahip olduğu antibiyotik ve antimikrobiyal özellikleri vücut direncini arttırır.
  • Plazma kolesterol seviyelerini ve yüksek tansiyonu düşürür.
  • Bol lifli bir yapıya sahip olduğu için sindirim sistemini güçlendirir.
  • Kas gevşetici bir özelliğe sahiptir. Buna ek olarak ağrı kesici etkisi de vardır.
  • Özellikle yaşlı bireylerde kemik erimesini yavaşlatır ve kemikleri güçlendirir.


Toz tarçın genel olarak tatlılarda, çaylarda veya yemeklerde kullanılabilir. Fakat günlük tüketimi 5 - 10 gramı geçmemelidir.


Özetle; 

Tarçın hem günümüzde hem de geçmişte sıklıkla kullanılan bir baharat türüdür. Sahip olduğu antimikrobiyal ve antioksidan etkileri vücut sağlığı açısından oldukça önemlidir. Aynı zamanda tarçın pekçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Tarçın düzenli olarak tüketildiği zaman vücut için pekçok yararlı etki göstermektedir. Burada önemli olan günlük tüketim dozunu aşmamaktır. Fakat herhangi bir hastalığınız mevcutsa ya da düzenli olarak kullandığınız bir ilaç varsa doktorunuza danışmadan lütfen tarçın tüketmeyiniz.



SIKÇA SORULAN SORULAR:


1- İlaç kullanırken tarçın tüketilmesi zararlı mıdır?


 İlaç kullanan bazı bireylerin beslenmesinde çeşitli gıdalar ve baharatların tüketimi yasaktır. Bu durumun sebebi ise, baharatların ve bazı gıdaların içeriğinde bulunan besin maddelerinin ilaç içerisindeki etken maddelerle birlikte etkileşim göstermesidir. Bu etkileşim sonucunda insan sağlığı bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Eğer düzenli ilaç kullanan bir bireyseniz, doktorunuz size tüketmemeniz gereken besinlerden bahsedecektir. Fakat bunun dışında bir ilaç kullanıyorsanız eğer, mutlaka doktorunuza danışıp hareket etmelisiniz.


2- Tarçın gün içerisinde ne zaman tüketilmelidir?

 

 Çoğunlukla sabah, öğle ve akşam saatlerinde tüketilmesi önerilmektedir. Fakat bu zaman dilimleri dışında kişinin kan şekerini düzenlemesi gerekiyorsa eğer, yemeklerden sonra tüketilmelidir. Bu durumların haricinde tatlının, içeceğin ya da yemeğin üzerine dilediğiniz zaman döküp tüketebilirsiniz. Unutmayın burada esas önemli olan günlük tükettiğiniz tarçın miktarıdır.


3- Gebelik döneminde tarçın tüketimi zararlı mıdır?


Gebelik boyunca tarçın tüketilmesi çok önerilen bir durum değildir. Bunun en önemli sebeplerinden biri tarçının rahimde kasılmalara yol açmasıdır. Ayrıca tarçın alerji yapabilme özelliğine sahip olduğu için vücutta alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Bu sebeple tarçın genellikle hamilelerde kullanımı önerilmez.


Fakat hamilelik sürecinde olan bireyler, doktorlarının izin vermesi şartıyla günde belirli bir dozda tarçın tüketebilir. Tarçın özellikle emzirme dönemindeki kadınlarda süt üretiminin artmasına yardımcı olmaktadır.


Diyetisyen Nida Tunca




KAYNAKÇALAR:


1- Wijesekera RO, Historical overview of the cinnamon industry, CRC Critical Reviews in Food Science and Nutrition, 01 Jan 1978, 10(1):1-30.


2- Pasupuleti Visweswara Rao, Siew Hua Gan, Evidence - Based Complementary and Alternative Medicine, 2014.


3- Fatma Nur Bingöl, Gamze Akbulut, TİP 2 DİABETES MELLİTUS VE TARÇIN, Bozok Tıp Dergisi, 2012.


4- Oğuzhan Gürson, Gülbin Özçelikay, Tarçın’ın Tarih Boyunca ve Günümüzdeki Kullanımı.